top of page
  • Black Facebook Icon
  • Black Instagram Icon
Ara

BOARD ÜSTÜNDE 30 YIL: OGAN TÜZEL

  • Yazarın fotoğrafı: Armağan Altun
    Armağan Altun
  • 4 Oca 2024
  • 6 dakikada okunur



Ogan Abi Türkiye’deki boardsporları camiasının en önemli ismidir, Türkiye’de 30’dan fazla yıldır snowboard, kitesurf, kaykay ve daha pek çok alanda hem önemli başarılara imza atmış hem de arkasından gelecek olanlar pek çok işi kolaylaştırmış bir öncüdür.

Gülümsemesi yıllardır dağda gördüğünüzde hava ne kadar soğuk olursa olsun mutlaka bir fark yaratır.

Flov’un ilk sayısında yer almayı kabul ettiği için ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Fakat soracağım sorularla hissetmenizi sağlayabilirim umarım…


Ogan Abi boardsporları ile nasıl tanıştın? Ne çekti seni, en çok cezbeden neydi?


İlk hatıralarımdan biri; daha 3 - 4 yaşındayken abimin, paten çiftinin bozulmuş tekinden yaptığım kaykaydır. Eski tip ayakkabıların üzerine giyilen 4 tekerlekli patenler vardı. Roller skate dedikleri. Abimi senelerdir izleyip bilendikten sonra kendi çabamla bir tanesinin üzerine tahta çakıp yeni bir oyuncak yaratmıştım kendime. Üzerinde oturup geziyordum, bir gün üzerinde ayağa kalktım ve aldığım haz maksimum oldu. İçime yer etmiş olacak ki halen devam ediyorum. Sonra 7 - 8 yaşlarında bir mağazada fabrika yapımı bir kaykay gördüm ve ‘aha benim aleti yapmışlar’ dedim kendi kendime… Hemen satın aldım bir tane tabii ki.

Yani kendimi bildim bileli board sporu yapıyorum diyebilirim. 





İlk başladığın zamanlar Türkiye’de ne bir snowboardcu vardı, ne ekipman alabileceğin bir yer, ne de video izleyip kendini geliştirebileceğin platformlar vardı. İlk yıllarda ne gibi zorluklarla karşılaştın, nasıl üstesinden geldin?


Ankara’lıyım, Çeşme’ye 12 yaşımdan beri gidip geliriz. Windsurf’e de orada 14 -15 yaşlarında yine abimle ile beraber başladım. Tüm gün windsurf yapardık. Oradan Alman bir dostumuz bizim bu hobimize gösterdiğimiz yoğun ilgiyi görünce Ankara’ya bize her iki ayda bir çıkan Alman “Surf” dergisini göndermeye başladı. Snowboardu ilk o dergide görmüştüm. Ve direkt yurtdışından sipariş verildi ve bir tane edindim. Hem küçüklük oyuncağımın yani kaykayın kar üzerinde yapılanı gibiydi. O zamana kadar kayak yapıyordum ama snowboard bana daha natürel geldi. 


Birçok dağda, mekanik tesis çalışanlarından duyduğum kadarı ile ilk snowboard yapan ben ve arkadaşlarımdık. Sporun ilk yıllarında snowboardunu giyerken elinden kaçıran ve tehlike yaratan durumlar sonrası Kartalkaya’da snowboard yasaklanmıştı. Ama biz yasak dinlemeyip tesise değişik yollardan girip kayıyorduk. Bizle başa çıkamadılar. Radikal hareket engellenemezdi…


Bu hareket sırasında başından geçen güzel bir anı vardır kesin... 


Şöyleki; ‘Bu da ne? Tek tahtanız eksik’ gibi yorumlar; ‘Ne kastınız, sizde kayak yapsanıza’ gibi yorumlara çok maruz kaldık.  Benim de onlara cevabım şu oluyordu; yokuş aşağı buzlu bir kaldırımdan yürüken kaydığını düşün, otomatik olarak hangi pozisyonu alırsın? yan kayarsın değil mi? bir ayağın öne gider diğeri arkada olur. Demek ki naturel olan kayış şekli budur. Şeklinde açıklamalar yaparken kendimi buluyordum. Gerçekten de öyledir. Uçan halı olsa üzerinde yan duruş ile durursun. Parkede çorap ile koşup koşup kaydığında yine board sürüş poziyonu ile kayılır. Doğal olan budur.





Müslüman mahallesinde salyangoz satmak nihayetinde, metroda - havaalanında board çantası görünce içinde değişik birşeyler mi var diye soranlar olurdu… Artık sosyal medya neticesinde insanlar daha aşina günümüzde fakat o dönemlerdeki mücadeleni, komik gelen tepkileri merak ediyorum.


Ankara’da Elmadağ vardır ve şehir oraya yaklaşmadan önce iyi kar yağardı. Ankara Kızılay’dan belediye otobüsü ile çıkılabiliyordu. Ben de 12 yaşlarında elimde kayak takımları ve kayak ayakkabıları ile evimden Kızılay’a yürüdüğümü hatırlıyorum. İnsanların bana uzaylı gibi bakmaları hoşuma gidiyordu. Ben de sizde atlayın belediye otobüsüne gidin kayak yapın dercesine onlara bakıyordum. Toplu taşıma araçlarının dağa çıkmaması sporun ününde halen bir engel. Bolu’dan Kartalkaya’ya arabası olmayan gidemiyor ne kadar enterasan değilmi?


Birde 2000 yılında  Alaçatı’da windsurfçülerin arasında ilk defa kite yaptığım zaman epey bir tepki çektiğimi ve yine uzaylı muamelesi gördüğümü hatırlıyorum. 


Senin için unutulmaz olan bir anını paylaşır mısın?


Board üzerinde doğada olduğum her an unutulmaz. Hawaii’de ilk defa büyük dalgalar arasında windsurf yapmak. Senelerce dergilerden bakıp sonunda onların üzerinden atlamak, taklalar atmak epik duygulardı. Bir misyonun, bir hayalin bütün emek ve zamanın sonrasında tamamlanması duygusu paha biçilmez. Snowboard ile profesyonelce yapılmış bir rampadan atlamak. Havada zamanın durduğuna şahit olmak bunlar harika duygular. 





Eğer markalarla bir sorun yaşamayacaksan, favori board’un botun bağlaman nedir, neden? Ya da en sevdiğin board konkavı-profili nedir, neden?


Tradisyonel konkav ve profil halen dercih ediyorum. 158 W Burton Custom kullanmaktayım şu anda. Cartel bağlama ve Imperial bot. Ollie gücü daha fazla olduğu için ve alışık olduğum için bu tarzı tercih ediyorum.


Güçlü carve, sağlam pop sevenlerdensin. Esneklik hakkında seçimin kriterin nedir? Bot sence sert mi olmalı esnek mi?


Evet. yüksek hızlarda kontrolden taviz vermek istemediğim için ve rampa inişlerinde daha kontrollü hissettiğim için ortanın herzaman yukarısı en sert olmasa da, half pipe kaymadığım için, yine sert board tercih ediyorum.


Bot dizlerini kırdığın zaman esnek olmalı ama çok da yumuşamış olmamalı. Tüm sezon kullanıldığında 2-3 senede yenilenmeli diye düşünüyorum. Board’a komut verirken kararında esnekliği ile sana yardımcı olmalı çok fazla enerji tüketimini engellemeli bot. Seni yormamalı tüm gün kaymak için.


O zamanlarda fazla rekabet olmadığı malum, zaten az olan yarışlarda hep aynı üç beş kişi yarışıyordunuz. Peki seviyeler, rekabet nasıldı o zamanlar?


Evet aynen öyle, 5 - 10 kişiydik o rampalardan atlayabilen. Yarışmadan yarışmaya rampa gördüğümüz için sadece yarışma sırasında ve ısınma turlarında kendimizi geliştiriyorduk. Yarışma sonrası da sakatlık çıkmasın diye rampalar dümdüz ediliyordu.


Ödüller büyük olduğu için rekabet kıyasıya oluyordu. Araba ödülleri, motorsikletler v.s.





Bu kadar buyuk odullerden is nasil bugun üç kuruşluk hediye çeklerine dönüştü sence?


Büyük ödüller daha çok takipçileri  bol olan sosyal medyatik tiplere kaydı belki de...  :) Bilemiyorum dediğim gibi yarışların ulaştığı kitlenin genişletilmesi gerekiyor.


Yeni nesil için işler biraz daha kolay sanırım, finansal zorluğu görmezden gelebilirsek… Onların sahip olduğu imkanlarla daha iyi yapabilirdim dediğin bir şey var mı?


Yeni nesilin işi daha zor bana göre. O telefondan kafalarını kaldırmaları çok zor oluyor. Sürekli ilgilerini çekecek bir şeyler sunuyor telefon, ve hayatı ıskalayabiliyorlar gözlemlediğim kadarı ile. Gerçek hayat dışarıda ve mücadele ister, başarı ise fokus ister. Gençlerde fokus sorunu var malesef.





Snowboard ya da ekstrem sporlar nasıl yardımcı oluyor fokuslanmaya? Sende nasıĺ bir fark yarattı?


Bu sporlardan aldığın zevk ve tatmin duygusu, sonrasında kendini iyi hissetme hali bir sonraki seansa odaklanmanı sağlıyor. 5 saat ekran süresi sonrası kendini nasıl bitkin hissediyorsan, o duygudan kaçmak için doğa sporlarına fokuslanmaktan daha iyi bir alternatif bulamıyorum. Rüzgarı suratında hissetmek, ormanda çam kokusu, ya da deniz kokusu tam bir terapi. Yeniden full şarj olma hali. 



Türkiye’de en sevdiğin pist hangi merkezde, Dünya’da favorin neresi?


Türkiye’de en sevdiğim pist Kartal Otel Gezi Pisti. Manevi değeri ve her karışını bildiğim için sanırım. Orman içi ve gizli köşelerini çok severim. Dünya’da gidip görme şansım olduğu Amerika’daki Lake Tahoe diyebilirim.


Hiç snowboardla tanışmamış olsaydın şu anda ne yapıyor olurdun?


Kitesurf :)


Şu an ülkemizdeki sporun seviyesi ve tesisler, sporcular hakkında ne düşünüyorsun, ışık var mı dersin?


Kış sporlarında en iyi olduğumuz branş sanırım kayakla uzun atlama, çünkü tesis var.  Kayak pistleri çok kısa ve antreman yapma şansı yok. Snowboard da öyle, snowpark yok.  Slalom snowboard’da bir hareketlenmeler var gibi gözüküyor, ama freestyle alanında epey geriden gidiyoruz. Işık her zaman var, bir güzel snowpark tesisi neden olmasın. Kartalkaya Kartal Otel’deki nizami toprak formasyonlu tesis canlandırılmalı.



Hala bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar freestyle rider’a sahip olmamız hakkında fikrin nedir?


Tesis şart.  Aslında ekranlarda en çok dikkat çeken spor dalı. Olimpiyatlarda, Half Pipe Snowboard en çok rating yapan spor dalı olmuş Dünya’da tüm sporlar içinde. Bu ne kadar değerli bir bilgi değil mi?  Ana akım medya bu işe eğilmeli. 10 tane sporcu da olsa bunların rekabeti güzel bir şekilde prodüksyon haline getirilip yayınlanmalı. Böylece sponsorlar bu işlere yönelecektir ve tesis yapabilecek sermaye sorun olmayacaktır. Aç kalan insanların birbirine düşürüldüğü survivor gibi yarışmalardansa bu tip sporlar ekranlar taşınmalı. Az kişi bu sporu yapıyor o yüzden kitle yok diye düşünülmemeli kesinlikle. Her yaştan insanlar bunları seyreder. Bu sporlar özellike de serbest stil ekranda her türlü ilgi çekiyor. Üstelik kısa mesafeli pistlerde yapıldığı için çekim yapması da kolay. Sponsorları, prodüktörleri, organizatörleri buradan uyandıralım ilkleri yapan unutulmaz ve çok da para kazanabilirler TV bağlantısı olursa. Yazın da serbest stil kiteboard yapılabilir mesela. İnsanlar havada uçan insanları izlemek istiyor. tahtaların üzerinden hoplayanları değil.


Eğer elinde mevcut düzeni değiştirme fırsatın olsaydı, hayalindeki boardsporlarını yaşatmak için nasıl bir ortam yaratırdın?


Değişik alakasız federasyonlarda yeterli alakayı göremeyen tüm board sporları için yeni bir board sporları federasyonu kurardım. Snowboard, Windsurf, Kiteboard, Wingfoil, Wakebord, Kaykay, Surf, bunların hepsi aynı kültürün parçaları. Hepsinin kökeni aynı. Aynı ağacın dalları. Gerçi bağımsız dalga surfü ve kaykay federasyonları kuruldu bu iyi birşey ama birlikten kuvvet doğar. Bu Dünya’nın en trend sporlarının gelişimi ülkemiz imajı açısından çok olumlu olur. Bunu en önemli örneği Brezilya. Bu işlerin Turizm bağlantısı olduğu için Turizm Bakanlığı’ndan da bu surf sporları federasyonuna bütçe aktarırdım.



Son olarak yeni başlayanlara tavsiyelerini rica edelim, herkes seninle tanışma şansını yakalayamıyor :)


Ekipmanlar, ders ücretleri, konaklama çok pahalı diye düşünmesinler, bunlar kimseyi yıldırmamalı. İkinci el malzeme alabilirler, dağlardaki devlet misafirhanelerinde ucuza konaklayabilirler, en az bir ders almalarını tavsiye ederim ama internetten gelişim sağlayabilirler. Parası olan da hiç düşünmeden başlasın bence. Paranın yatırılabileceği en iyi olay. Kapalı spor salonlarına gitmektense açık havada bol oksijen alarak bu doğa sporları konusunda kendilerini geliştirsinler. Kesinlikle pişman olmazlar. Pişman olanı daha tanımadım. Bu sporların tehlikeli olduğu da düşünülmesin. Basketbol ve futboldan daha az tehlikeli olduğu kesin. Bu sporlar ekstrem olarak da yapılabilen ama uç noktada yapılmaz ise aslında hiç ekstrem olmayan sporlardır. 80 yaşınaki birinin de dağdan aşağıya kaydığını görüyoruz. İnsana yaşama sevinci veren çok güzel aktivitelere daha çok katılım bekiyoruz. Bu amaca hizmet verecek olan derginizin de hayırlı olmasını diler ve sizleri bu açığı kapatma konusundaki girişimlerinizden dolayı tebrik eder başarılar dilerim..

 
 
 

Comments


Flov Mag Logo

Limitleri Sevmeyen Ekstrem Spor Dergisi

İnsanların sınırlarını zorlayan, yeni ufuklar açan her branş ekstremdir. Buna tanıklık edip paylaşmak ve yeni sınırlara kapı açmak...

  • Grey Facebook Icon
  • Grey Instagram Icon

© 2024 by Corvus Media House. 

bottom of page